M.S.’nin ARTT geri bildirimi:
Canım Güneş hanımcığım,
Size bu maili hem yaptığımız son seanstan sonra ki gelişmeleri anlatmak hem de yayınlarsanız okuyanlara belki faydası olabilir diye yazıyorum. Çünkü ARTT gerçek bir mucize ve kalpten dilerim ki herkes bu mucize ile tanışsın ve de sunduğu tüm olanaklardan sonuna kadar yararlansın.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, hani bazı kişiler vardır, duru görüleri yüksek, bilgi akışına daha açık, vs..Ben onlardan biri değildim, o nedenle de daha önce bilinçaltımla yaptığım sohbetteki bilgilerin akışı da birazdan bahsedeceğim geçmiş hayatla ilgili bilginin bana ulaşması da, bir kaç ay öncesine kadar ARTT ile tanışmasaydım benim için çok mümkün olabilecek şeyler değildi.
Tam da bu nedenle ARTT’tan ilk haberim olduğunda ve sizden aldığım randevu zamanı gelinceye kadar kitabınızı baştan sona 2 kez okudum. Bunu yaptım çünkü kitabın her bölümünü ne kadar çok okursam, sistemi sanki daha fazla içselleştirdiğimi ve beni niyetime götürecek sistemle aynı frekansa yaklaştığımı daha fazla hissediyordum; ben çözüm arayan kişi olarak kendi çabamı ve ruhumu ne kadar ortaya koyarsam, sizle yaptığım çalışmada daha derin bilgilere ulaşabilecektim, inancım buydu.
Zaten sizinle yapılan her seans kişiyi sizin de değiminizle enerjisel olarak katman katman soyup her adımda özüne daha fazla yaklaştırdığı için ilk seansımızın sonunda enerjimin saflaştığını çok net biçimde hissetmiştim; çantamda sürekli taşıdığım kitabınızı da bir kez daha baştan sona okuduğumu belirtmek isterim ki sizinle yapacağımız ikinci seans öncesi bilinçaltım sorduğum bi soruyla kendiliğinden dökülmüş ve beni çok şaşırtan ama dönüşümüm için bi o kadar da faydalı bilgiler sunmuştu; bu sohbetle ilgili daha önce yazdığım için şimdi tekrar bahsetmeyeceğim ama yaptığımız 2.seansla o tıkanmışlıkları da dönüştürmemiz benim enerjimin biraz daha saflaşmasını ve şimdi anlatacağım geçmiş yaşama dair bilgilerin metroda, işten eve dönerken içime birden dökülmesini sağladı ve bu yine kitabınızı okurken bi anda o anılara geçmek şeklinde oldu ki bu benim için gerçekten mucizenin kapılarının aralanması çünkü birazdan anlatacağım gbi fazlasıyla duygu katmanı olan önemli bi geçmiş yaşam ve bu anılara ulaşabilmiş olduğum için gerçek bi minnet duygusuyla doluyum.
Dediğim gbi işten eve dönüş yolunda yine kitabınızın bir bölümünü okuyordum ki, birden gözümün önüne bir kadının bir adama inanılmaz bir öfke patlaması eşliğinde ağlayarak ve vurarak “Hayatımı mahvettin, ortada kaldım, ne yapacağım şimdi ben??!!..” gbi cümleler söylediği bir görüntü geldi, bi anda. Sadece bi film karesi gbi olan görüntünün ne olduğunu anlamak ve bilgi akışının devamı için hemen kitabı bırakıp oturduğum yerde gözlerimi kapattım ve film bu sefer bir video gbi oynamaya başladı. Ben bu arada bu bilgi akışı kesilmesin ve eve vardığımda sürdürebileceğim kadar veri olması için o sahnenin görüntüsünü sürdürmeye çalışarak zihnimden sorular sormaya, görüntüdeki detayları hissetmeye çalıştım. Bi defa kesin olarak emin olduğum bişey vardı ki sahnedeki kadın bendim, o ağlayarak söylendiği henüz kısacık görüntüde kalbim acımaya başlamıştı ki zaten bu duyguyu hissettiğim an diğer bilgiler de akmaya başladı ve bunun benim bi geçmiş yaşamıma dair görüntü olduğundan emin oldum.
Kadının üzerinde beyaz yere kadar bi elbise, siyah iri dalgalı saçları, oldukça güzel bi görüntüsü vardı, ahşap kulübe gbi bi yerdelerdi ve iyi giyimli bi adama olanca öfke ve üzüntüsüyle vuruyor “Şimdi mi geldi aklına buraya gelmek, sen ne yüzle çıkıyorsun karşıma, Allah belanı versin!!..” gbi şeyler söylüyordu. Bu kısacık anda bile aynı öfkeyi sanki her bi hücremde hissettim diyebilirim..
Eve koşturarak geldiğimde hemen uzanıp tekrar aynı sahnenin içine girdiğimde, artık o kadın tamamen bendim, sanki o zamanın içinde tekrar var olmuştum, gözyaşlarım akmaya başladı, resmen kalbim acıyordu. Durum şuydu; eski dönemlerin birinde, karşımdaki adam o bölgenin güçlü ailelerindendi, soylu biri gbiydi..Yıllardır gözlerden uzak büyük bi aşk yaşıyorduk, hiç bi sorun olmamasına rağmen bi anda ortadan kaybolmuş ve önemli biri olduğundan yakında evleneceği bilgisi bana kadar ulaşmıştı (şehirden uzak bi yerlerde yaşıyordum sanki).
Ulaşmaya çalışmış ancak sıradan biri olduğum için yanına yaklaşamamıştım; düğün kutlamasına çok uzaktan çitler arkasından çaresizce izlediğim bi anın görüntüsü geldi bi an, film karesi gbi, inanılmaz bi acı, panik, çaresizlik, kenara atılmışlık, kullanılmışlık hissi..Sonra sol kasığıma bıçak saplanır gbi oldu ve anladım ki panik ve acımın büyük bi sebebi de hamile olmammış..O zaman hemen başka bi görüntü geldi, aynı kulübede deli gbi panikle dolaşıyorum “Hayır doğuramam, ne yapacağım ben..” paniği..
Tüm vücudum ağrımaya başladı bu arada uzandığın yerde, inanın tüm duyguların enerjisi sanki canlanmıştı yattığım yerde, bedenim her duyguyu hissediyordu ve o kadar fazla duygu vardı ki, hangisinden başlayacağımı şaşırmıştım fakat şimdi tüm durum iyice netlik kazandığı için kontrol daha bendeymiş gbi hissediyordum, o nedenle tekrar o aylar sonraki karşılaşma sahnesine yönlendirdim zihnimi..
O an o sahnedeki öfkeyi size tarif etmem mümkün değil, o anki bedenimden öyle öfke çığlıkları çıkıyordu ki, tüm bedenimi ateş bastı..”Sen ne yüzle, hangi cesaretle buraya gelebiliyorsun, niye geldin niye, defol git, nefret ediyorum senden!!!” derken bi taraftan adama vuruyor, bi taraftan ağlıyor, bi taraftan da söylenmeye devam ediyordum “Neler yaşadım ben, en ufak bi fikrin var mı?? En ufak bi fikrin var mı, söyle!! Karnımda çocuğumla, yapayalnız ortada kaldım, aç yattığım günler oldu sen Allahın belası evliliğinin keyfini sürerken!!!
Bi açıklama, bi açıklama bile yapmadın, senin düğününü uzaktan izlerken öldüm ben öldüm, şimdi sen ne yüzle çıkarsın karşıma, defol git defol!!” diye tüm gücümle bağırıyor ve nerdeyse sinir krizi geçiriyordum ki adam “Bilmiyordum, yemin ederim haberim yoktu..” dedi, çocuğu da kast ederek..”Defalarca geldim, defalarca kapılardan kovuldum, o çocuk düşsün diye neler yaptım, ondan da kendimden de tüm hayattan da nefret ettim, ölmek istedim, hiç biri olmadı, bi çocukla baş başa, yapayalnız kaldım!! Ne yapacağım şimdi ben, hayatım mahvoldu!!!. Sen beni ortada bıraktın, çok seviyordun di mi beni, çok aşıktın!!! Bilmiyormuş, bilme, bundan sonra da bilme, defol git ve bi daha sakın gelme!!!!” dedim ve tüm o öfke, tüm o acı, tüm o duyguları tek tek boşaltmaya karar verdim ve önce öfkeyle başladım..
O öfkeyi boşaltmak kolay olmadı çünkü o kadar hissediyordum ki haklı olduğumu, içimden daha da kızmak gelirken, o öfkeyi bırakmak istemiyordum..Sonunda öfkeyi boşaltıp tekrar o sahneye gittiğimde, bu sefer herşey aynı ama kadının duruşu başkaydı, üzerindekiler değişmiş, sahne gündüze dönmüş “Yollarımız ayrıldı, artık evlisin zaten, bizim birlikte bi geleceğimiz olamaz artık; çocuğumla kendi hayatıma bakıcam, sen de kendi hayatına bak..” diyen umursamaz gözüken ama sevdiği adamı kaybetmenin, ortada, tek başına ve çaresiz kalmanın ve başka bi kadına, onun ailesine layık güçlü bi kadına, bi açıklama bile yapılmadan tercih edilmiş olmanın yoğun acısı içinde bi kadın geldi..O acıyı, tercih edilmemiş, değer verilmemiş ve yok sayılmış olmayı, çaresizce bundan sonra ne yapacağını, nasıl geçineceğini bilmemenin endişesini, çaresizliği, güçsüzlüğü boşalttım tek tek..
Sonra tekrar aynı sahneye gittim, bu sefer aynı kadının çok şuh, alaycı ve acımasız bi versiyonu ile karşılaştım Güneş hanım, üzerinde aynı beyaz elbisenin göğüs dekolteli bi versiyonu vardı ve bi ayna karşısında kendine bakıp saçlarını tarayarak bebeği evlatlık verip başka bi yere taşınacağını, çocuk gbi bi ayak bağıyla uğraşamayacağını ve hayatını mahvetemeyeceğini söylüyordu, hayatını mahveden çocuğun olmasaydı ve buna izin vermeyecekti, asla çocuk sahibi olmayacaktı bi daha..Kendine bakacak yeni bi adam bulması için yalnız olmalıydı, çünkü kimsesi yoktu ve geçimini sağlayamazdı..
O an yine sol kasığım acıdı, bu kısım benim için çok şaşırtıcı oldu çünkü şimdiki hayatımda da çocuğun insanı mahkum eden bi tarafının olduğunu düşündüğümü ve bu nedenle de çocuk sahibi olmaktan içten içe korktuğumu çok şaşırarak anımsadım ve hemen bu duyguyu da boşaltmaya başladım çünkü hem bu inanç hem yeminle belki de çocuk sahibi olmakta sorun yaşayacaktım; zaten yumurtalık kistim vardı sancıyan tarafta ve onun oluşmasının bu inançla bağlantılı olduğunu yine net bi biçimde anladım..O son sözcüklerden dökülen cümlelerde böyle bi olayın neden yaşandığını, hangi hayat dersini içerdiğini ve benim başıma neden geldiğini de net bi şekilde fark ettim, o soruyu sordum ve cevap şuydu: Yaşamını, geçimini, kararlarını kimsenin eline emanet etme, sorumluluğunu kimseye yükleme, hayatta kimseye değil, hiç bi güce değil, kendine güven..
O kadar öfkenin ve acının içindeki en baskın duygu “ortada bırakılmak”tı evet, bi kez daha anladım, kendi gücüm yoktu, dahası bunun için bi çabam da olmamış, o zengin, yakışıklı, güçlü erkekle yaşanılan aşk benim için talih kuşu olmuş zaten böyle bi eğilimim olduğu için (zaten en son ortaya çıkan kadın bu güdüyle çocuğunu evlatlık vermeyi düşünüyor ki kendine yeni bir hayat kurabilmesine olanak sağlayacak adamı bulabilsin), ama hesapsızca teslim ettiğim ve hiç yüklenmediğim hayatımın sorumluluğunu ağır bi biçimde almak zorunda kalmışım..Hepsinin boşaltılması ve nötrlenmesinden sonra onca güçlü duygu dalgasına rağmen yaşadığım hafifliği ise tarif etmem mümkün değil..
Bu yaşam o kadar fazla duygu, yemin, güvensizlik içeriyordu ve şimdiki hayatımda yaşadığım duyguların o kadar kopyasıydı ki..İki uzun ilişkimde de doğru düzgün açıklama yapılmadan terk edilmiştim, ikisi de güçlü erkeklerdi ve kısa bi süre sonra benden daha güçlü kadınlarla evlenmişlerdi..Güçlü erkeklerle birlikte olmayı hep önemsemiştim, güçlü, kendine güvenli, “parlak”..Yanlış anlaşılmak istemem, ikisi de çok ama çok aşık olduğum ve sevdiğim, değer verdiğim insanlardı ve zaten çekici gelmelerinin nedeni de buymuş daha iyi anlıyorum; sanki güçlü erkeğin yanındaki kadın olmak, onun tercih ettiği kadın olmak benim yeterince hissettmediğim gücümü onlar üzerinden hissetmemi sağlayacaktı; beni ne olursam olayım severse güçlü bi erkek, sanki tüm o yaşanmışlık temize çekilecekti ve bu sefer başarmış olacaktım; o tercih edilmemiş ve yok sayılmış kadın eğer bu sefer sevilirse, mutluluğa erişecek ve tüm o zamanların kapanmamış hesabı bitecekti..
Ama elbette ki öyle olmadı, o yaşamdan çıkaramadığım hayat dersim bu hayata taşındı..Bu yaşamımda da yine tercih edilmemiş ve yok sayılmıştım çünkü o enerji durduğu sürece tekrar başka şekillerde, o enerji boşaltılıncaya kadar tekrar tekrar karşıma çıkacaktı; ta ki gerçek nedenini anlayıp, o duyguların tüm enerjileri boşaltılıncaya ve hayat dersimi anlayıncaya kadar..
Kendimi eski erkek arkadaşlarımın hayatında ayrılık sonrası hep fazlalık gbi hissetmiştim ve kızmıştım da bana böyle hissettirdikleri için, aslında şimdi çok daha iyi anlıyorum ki kendi gücünü ortaya çıkartmak yerine bi başkasının gücüne ortak olup beslenmeye çalışmammış onların enerji olarak ağırlık hissetmelerine sebep olan ve neyse ki çok daha ağır şeyler yaşamadan bu kurmaya çalıştığım oyunu terk etmişler..Kalpten bi minnet duyuyorum ikisine de şimdi..
Ve tam da bu nedenle Güneş hanım siz iyi ki varsınız, eğer siz ve ARTT olmasaydı farklı gbi gözüken ama hep aynı olan kim bilir çok daha ağır neler yaşayacaktım..
İyi ki varsınız ve iyi ki sizi tanımışım..
Comments are closed.